Karamanlıca bir eser: Nevşehir salnamesi (1914)

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.author Öger, Adem
dc.contributor.author Özdem, Oğuz
dc.date.accessioned 2021-11-26T12:49:11Z
dc.date.available 2021-11-26T12:49:11Z
dc.date.issued 2013
dc.identifier.citation Öger, Adem; Özdem, Oğuz (2013), Karamanlıca bir eser: Nevşehir salnamesi (1914), Ankara: grafiker yayınları, s.247. tr_TR
dc.identifier.isbn 978-605-4163-12-0
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/20.500.11787/5935
dc.description.abstract Balkanlar, Kırım, Suriye, İstanbul ve özellikle Anadolu’nun değişik yörelerinde dağınık olarak yaşamış olan Ortodoks Hıristiyanların Türkçe konuşanlarına Karamanlı; bunların konuştukları dile Karamanlıca; Grek harfleriyle yazılmış Türkçe eserlere de Karamanlidika denmektedir. Karamanlıların kökeni ile ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Fakat bunların dil ve dinlerinin karşıtlık oluşturmasından, bu araştırmalar kesin bir sonuca ulaşmamıştır. Karamanlıların kökeni ile ilgili iki temel görüş ortaya atılmıştır. Bunlardan birincisi, bunlar aslen Yunanlıdır. Batı Anadolu’daki Yunanca konuşan gruplardan uzak oldukları için zaman içerisinde Yunancayı unutmuşlardır. Buna paralel bir görüş ise, Türklerin Anadolu’daki bazı yerli halk gruplarını zamanla Türkleştirdiği görüşüdür. Bunlar milattan önce Yunanistan’dan göç eden kolonizatörler değildir. Bu yerli halk, Türklerden o kadar etkilenmiştir ki, arada sadece din farkı kalmıştır. Bunlar dil bakımından günlük konuşma diline varıncaya kadar Türkleştikleri halde alfabelerini değiştirmemişlerdir. Karamanlılar, işte bunların torunları olabilir. İkinci temel görüş ise, Karamanlılar olarak adlandırılan bu insanlar, Anadolu’nun fethinden yaklaşık beş asır önce, yani MS. 6. yüzyılın başlarından itibaren Bizans İmparatorları tarafından Arap ve İran akınlarını durdurmak, Bizans topraklarını korumak amacıyla Balkanlar’dan Anadolu’ya getirilip yerleştirilen Hıristiyan Türklerdir. Bizans Devleti açısından Balkanlarda Türk varlığının ortaya çıkması bir tehdit oluşturmuş ve bu tehdit Bizans tarafından Türk boylarının birbirlerine karşı kullanılması dışında Hıristiyanlığı kabul etmeleri şartıyla Bizans’a asker olarak hizmet etmeleri ve yine bu hizmet dâhilinde Bizans İmparatorluk arazilerine ve özellikle sınır bölgesi olarak Anadolu’da Kapadokya bölgesine iskân edilerek bertaraf edilmeye çalışılmıştır. Bizanslılar, Malazgirt Savaşı’ndan sonra da Balkanlar’dan Anadolu’ya bu Hıristiyan Türklerden getirmeye devam etmiştir. Ermeni cemaati içinde kalan Türkler tamamen erimiş, Rum cemaati içinde kalanlar ise dillerini, Türkçe adlarını, gelenek ve göreneklerini devam ettirerek yaşamışlardır. Birçok araştırıcının savunduğu bu görüş özetle, Karamanlılar 6. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar Bizans tarafından Anadolu’ya getirilen ve Bizans ordusunda paralı asker olarak görev yapan Bulgar, Peçenek, Uz ve Kıpçak gibi bazı Türk boylarının torunlarıdır. Bu Türk boyları dillerini kaybetmediler, ancak zamanla Hıristiyanlaştılar. Karamanlı Ortodoksların Anadolu’da yoğun olarak yaşadığı yerlerin başında Kapadokya bölgesi gelmektedir. Özellikle Niğde, Nevşehir, Kayseri, Aksaray ve Kırşehir illeri ile bunlara bağlı yerleşim yerleri önemlidir. Milli mücadelenin son döneminde açık bir biçimde Türk Ortodoks olarak adlandıran ve tarihi süreçte ise Ortodoks Rum toplumu içerisinde ayrı bir kimlikle Zımmiyan-ı Karaman veya Karamanyan olarak adlandırılan bu topluluk, Kapadokya bölgesinde Nevşehir (Merkez, Ürgüp, Mustafapaşa), Derinkuyu (Suvermez, Yazıhöyük, Zile), Niğde (Gölcük, Misti/Misli Fertek, Sementra, Andaval, Hasköy, Aravan/kumluca, Kurdanos/ Hamamlı, Bor), Aksaray (Güzelyurt, Uluağaç), Kayseri (İncesu, Zincidere, Pınarbaşı, Endürlük, Develi) gibi yerleşim yerlerinde yoğun olarak yaşamışlardır. Günümüzde ise Yunanistan’ın Selanik, Larissa, Eviya Adası (Prokopi, Neasinasos, Neapoli, Neagelveri, Kapadokya) Atina, Prea, Halkida gibi yerleşim yerlerinde yaşamaktadırlar. Anadolu kültüründen beslenmiş ve yüzyıllar boyunca Müslüman Türklerle iç içe yaşayarak aynı gelenek ve sözlü kültür ürünlerini paylaşmışlardır. Mübadelenin ardından Yunanistan’da gerek dönemin ekonomik ve siyasi şartları gerekse kültürel farklılıklardan dolayı birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Birkaç nesil aile ve toplum içerisinde kültürlerini ve dillerini yaşatmaya çalışmışlar, ancak zamanla başta dilleri olmak üzere kültürlerini kaybetmeye başlamışlardır. Bu nedenle çeşitli vakıf ve dernekler kurmuşlar ve bu çatılar altında kültürel kimliklerini korumaya çalışmışlardır. Karamanlılar, Osmanlı İmparatorluğu içindeki tüm zümrelerden ayrı özelliklere sahiptirler. Hıristiyan olmaları ile Müslümanlardan, Ortodokslukları ile Katolik ve Protestanlardan, Anadolulu olmaları ve Yunanca bilmemeleri ile de Yunanistanlılardan ayrılırlar. Karamanlı Ortodoksların bu durumunu şu dörtlük açıkça ortaya koymaktadır: Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz Ne Türkçe yazar okuruz ne de Rumca söyleriz Öyle bir mahludi hattı tarikatimiz vardır Hurufumuz Yonanice Türkçe meram eyleriz Karamanlılar kendilerini ne Türk ne de Rum olarak tanımlamışlardır. Adları Karamanlıca eserlerde genellikle “Anadolu Hıristiyanları”, “Anadolu Ortodoks Hıristiyanları”, “Yunan dilini bilmeyen Anadolu Hıristiyanları” veya sadece “Anadolulu” vb. şekillerde geçmekte ve bunların konuştuğu dil “Türkçe”, “berrak Türkçe”, “Türk dili”, “ortak Türk dili”, “düzgün Türk dili” gibi isimlerle adlandırılmıştır. Evangelia Balta, Grek harfleri ile yazılmış Türkçe kitapların sayısı ve konusu ile ilgili olarak, 1711-1935 yılları arasında neşredilmiş dini kitapların sayısının 332, din dışı konulardaki kitapların sayısının ise 270 olduğunu belirtir. Ayrıca araştırıcı, bunlara ilaveten tarihsiz veya eksik kitapların sayısının da 26 olduğunu ifade eder. Bu eserlerin büyük bir kısmını çeşitli kütüphane ve kişilerden temin etmiş durumdayız ve bu eserler incelendiğinde, Anadolunun coğrafyası, tarihi, kültürü, mimarisi, sosyal hayatı, dini yaşamı ve tarihi-dini şahsiyetleri gibi konularda önemli bilgilerin yer aldığı görülmektedir. Grek harfli Türkçe eserlerde, genel bir yazı dili olmaması hasebiyle ortak bir yazım birliği yoktur. Eserin yazıldığı bölgeye göre harflerin kullanımları, stilleri değişiklik göstermektedir. Bazen sadece bir bölgede kullanılan ve o bölgeye has yazı stiline rastlanabilir. Bu nedenle Karamanlıca yazılmış eserlerin pek çoğunda dil ve imla birliği söz konusu değildir. Standart bir yazı dili özelliği göstermeyen Karamanlıca eserlerin pek çoğu tercüme eser oldukları için mütercimlerinin dil ve imla anlayışlarını yansıtmaktadırlar. Bunun yanında mütercimlerin farklı coğrafyalarda ve farklı zamanlarda yaşamış olmaları onların kendi aralarında da bir birlik oluşturamamalarına sebep olmuştur. Bu mütercimlerin esas gayesi ortaya koydukları eserlerin dili değil içeriğidir. Bu yüzden mütercimler hitap ettikleri topluluğun kendilerini anlayabilecekleri sade ve anlaşılır bir dil kullanmayı tercih etmişlerdir. Zira dinî kitapların çoğu ise okunmak için değil dinlenmek için kaleme alınmıştır. Nevşehirlilerin kurduğu “Papa Georgios Cemiyeti” tarafından Rum mekteplerinin yararına 1914 yılında Karamanlıca olarak İstanbul’da yayınlanan eserlerden biri de “Nevşehir Salnamesi”dir. Eserde, başta Nevşehir olmak üzere Kapadokya bölgesinin tarihi ve doğal mekânları, yerleşim yerleri, Karamanlı Ortodokslara ait dini yapılar ve azizler, sosyal ve dini yaşam hakkında bilgiler verilmektedir. Ayrıca atasözleri, latifeler ve çeşitli konulardaki hikâye ve malumatlar da eserde yer almaktadır. Eserde, her bölüm farklı yazar ve şairin kaleminden çıktığı için gerek kelimelerin yazımında gerekse dil ve imlada bir birlik olmadığı görülmektedir. Örneğin; “İstanbul” kelimesi, “Stanbol veya “İstambol” şeklinde eserde çeşitli şekillerde yer almaktadır. Aynı biçimde bazı kısımlarda “de” ve “ki” gibi bağlaçların da yazımında belli bir kuralın olmadığını söyleyebiliriz. Eserde, dil açısından o dönemin ağız özelliklerinin korunduğu ise dikkat çekmektedir. Çalışmada Grek harfleriyle yazılmış metin, Latin harflerine aktarılırken eserin dil ve imla özellikleri aynen korunmuştur. Eserde yer yer Yunanca kelime ve cümleler yer almaktadır. Bazı metinlerin yazarları Yunanca cümlelerin hemen ardından Türkçe karşılığını da vermektedir. Ancak eserde özellikle eğitim ve din alanında kullanılan kelimelerin büyük bir kısmı Yunanca olarak geçmektedir. Bu nedenle eserin sonuna tarafımızdan Yunanca kelimelerin yer aldığı “Yunanca- Türkçe Sözlük” kısmı eklenmiştir. Karamanlı Ortodoks zümresi üzerine çalışmamızı tavsiye eden ve bu eserin hazırlanması için bizleri teşvik eden Hocamız Prof. Dr. Filiz KILIÇ’a; eserin hazırlanmasında emeği geçen yakın çalışma arkadaşlarımıza ve eserin sonunda yer alan “Yunanca-Türkçe Sözlük” kısmını hazırlayan Thanasis Papanikolaou’ya müteşekkiriz. Ayrıca kitabın basımını gerçekleştiren Nevşehir Ünversitesi’ne teşekkür ederiz. tr_TR
dc.language.iso tur tr_TR
dc.publisher Grafiker yayınları tr_TR
dc.rights info:eu-repo/semantics/openAccess tr_TR
dc.subject Karamanlılar tr_TR
dc.subject Nevşehir tr_TR
dc.subject 1914 tr_TR
dc.subject Salname tr_TR
dc.title Karamanlıca bir eser: Nevşehir salnamesi (1914) tr_TR
dc.type book tr_TR
dc.contributor.department Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi/fen-edebiyat fakültesi/Türk halkbilimi bölümü/Türk halkbilimi anabilim dalı tr_TR
dc.contributor.authorID 41600 tr_TR
dc.contributor.authorID 0000-0003-1278-2110 tr_TR


Bu öğenin dosyaları

Dosyalar Boyut Biçim Göster

Bu öğe ile ilişkili dosya yok.

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster