Abstract:
ÖNSÖZ
Kadın, üzerinde en fazla durulan, konuşulup tartışılan, aktüelliğini yitirmeyen ve hakkında pek çok yazı, makale ve kitap yazılan konuların başında gelmektedir. Bazen bu mevzu, entelektüel bir müzakere olmaktan çıkmakta, taraf veya tarafların kendi pozisyonunu tahkim etme çabasının bir objesi haline gelebilmektedir. Bunun bir sonucu olarak birbirinden tamamen farklı bakış açıları, fikirler ve analizler ortaya çıkabilmekte, netice itibariyle de arzu edilen fayda meydana gelmemektedir. Dolayısıyla bu konuda yapılacak her akademik çalışma, bu türden sorunları ortadan kaldırmaya yönelik bir adım olarak görülebilir.
Tarih boyunca kadının konumunun her yerde ve dönemde aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Ağırlıklı olarak tahrif edilmiş Tevrat üzerinden şekillenen Yahudi bakış açısında kadının görevi sadece eşine hizmet etmek ve şehevî isteklerini yerine getirmektir. Şahitliği hiçbir konuda geçerli değildir. Münzevî bir hayat yaşamaya mahkûmdur. Feminist akımların etkisiyle kadının konumu kısmen güçlenmiş olsa da geleneksel bakış açısının etkisi büyük oranda devam etmektedir. Hıristiyanlığa gelince, ondaki kadın anlayışı da büyük oranda eldeki Eski Ahid’in etkisiyle şekillenmiş ve kadın, yasak meyveyi Hz. Âdem’e yedirerek insan neslinin cennetten kovulmasına neden olan bir suçlu olarak görülmüştür. Bu suçundan dolayı kadın kötülüğü, Şeytan’a uymayı ve ayartıcılığı temsil etmektedir. Câhiliye olarak adlandırılan İslâm öncesi dönemde kadın, medenî hakların neredeyse tamamından mahrumdu. Sahip oldukları bazı haklar ise erkeklerinin insafına terk edilmiş durumdaydı. Kız çocukları, ailenin ve kabilenin imkânlarını tüketen, haysiyetine halel getirme potansiyeline sahip, kıymetsiz bir varlık olarak görülürdü. Özelde Arap toplumu, genelde İslâm toplumu, bu bakış açısının etkisini üzerinden tamamen atamamış olsa da İslâm sonrası dönemde makul bir çerçevede kaldığı söylenebilir. Kur’ân’da kadının konumunun her açıdan güçlendirilmiş olmasının bunda etkisi büyüktür.
Çalışmamız, Kur’ân’da kadının konumunun güçlendirildiği yönleri ortaya koymaya ve bunlara dikkat çekmeye yöneliktir. Kadının hayat hakkını, ekonomik haklarını, haysiyetini, beden ve ruh sağlığını, mahremiyetini, anneliğini, dinî hayatını güçlendirmeye yönelik tedbirler ele alınmış, bu temalara yönelik içerikler sosyolojik analizlere tabi tutulmuştur. Bu anlamda çalışmamız sosyolojik tefsir denemesi olarak görülebilir. Kadının konumunu zayıflattığı ileri sürülerek tartışma konusu edilen pek çok âyet, Kur’ân’ın temel maksatları, iç ve dış bağlam, Hz. Peygamber’in uygulamaları ışığında ele alınmıştır. Bu bağlamda çok eşlilik, kadının şahitliği, boşanma yetkisi ve süreci, mirastan aldığı pay, kadın esirlerin statüsü gibi konular belirttiğimiz parametreler doğrultusunda analiz edilmiştir. Kur’ân’ın, kadının ferdî ve sosyal hayatında yaptığı değişikleri sağlıklı bir biçimde değerlendirebilmek maksadıyla İslâm öncesi Arap toplumunda kadının konumuna da yeri geldikçe değinilmiştir.
Konular ele alınırken tutarlı yorum yapma son derece önemlidir. Savunmacı bir refleksle “Kur’ân erkeğe boşama yetkisi vermemiştir.” şeklinde temelsiz, Kur’ân’ın lafız-anlam bütünlüğüne aykırı, Hz. Peygamber’in uygulamalarına ters ve yüzeysel yorumlar yapma yerine meseleyi olduğu gibi ortaya koymak diğer bir ifade ile lafzın delalet ettiği anlamın dışına çıkmamak, âyet veya âyet grubunun maksadını ve sonuç itibariyle sağlamak istediği temel faydayı yakalama gayreti içinde olmayı temel bir ilke olarak görmek gerekir. Bu çalışma, metodik anlamda bu hassasiyet gözetilerek yapılmıştır. Elbette ki her türlü eksiklikten ve kusurdan berî olan yalnızca Yüce Allah’tır.
Çalışmaya katkı sağlayan akademisyen arkadaşlarıma, destek olan dostlarıma ve aile efradıma teşekkürü bir borç bilirim. Rabbimden niyazım eserin faydalı olmasıdır.
Gayret bizden, muvaffakiyet ise Allah’tandır.
Nevşehir, 6 Mayıs 2022
Dr. Öğr. Üyesi Yahya YAŞAR