Abstract:
Postmodernizm, ana hatlarıyla tarihin bir amaçlılık doğrultusunda belirli bir yere gittiği yönündeki geleneksel görüşün çöktüğü, artık büyük (meta) anlatıların, topluma ve tarihe dair bütüncül kavrayış sistemlerinin tezlerinin çöktüğü iddiasındadır. Batı toplumlarıyla birlikte tüm dünya, postmodernizmin bu tezini kanıtlarcasına geçtiğimiz yüzyılda milyonların ölümüne neden olan büyük dünya savaşları, atom bombasının kullanımı, Bosna-Hersek’te yaşananlar, Amerika’nın Irak ve Afganistan’a müdahaleleri vb. olaylar sonrasında ilerlemecilik, kalkınma, küresel ölçekli demokrasiler gibi modernizmin tezlerinin bir bir çöktüğüne tanıklık etti. Postmodernizmin meta anlatılara dair söyleminden din olgusu da etkilendi. Postmodernizmle birlikte medya egemenliğinde, çok kültürlü, geçmişe nazaran daha esnek, farklılıkların ön plana çıkarıldığı, ulus devletin çöküşe geçtiği ve elektronik medya marifetiyle toplumların geçmişten koparıldığı bir yeni dünya tasarımı ortaya çıktı. Bu dünyada kimlikler, öz benlik anlayışları ve kendiliğe dair öznellik de bir dönüşüm altındadır. Kimlik, benlik ve kendilik gibi kavramların din olgusuyla olan güçlü bağı ve kimliğin biçimlenmesinde dinin rolü göz ardı edilemez. Din eğitiminin müstakil bir bilim dalı olarak ortaya çıkışıyla eş zamanlı gelişen bu yeni dünyanın ortaya çıkardığı sosyolojiye; “çok kültürlülük”, “küreselleşme”, “öteki” vb. yeni kavramsallaştırmalar eşlik etti. Din eğitimi modelleri, din eğitiminin amaç ve yöntemleriyle ilgili alanda yürütülen çalışmalarda sıklıkla karşımıza çıkan bu kavramlardan “öteki”, geçmişten bugüne değişen bir kavramsal alana işaret etmektedir. Bu bildiride, din olgusu ekseninde “öteki” kavramına dair fenomenolojik analizlerde bulunulmuştur. Günümüz din eğitimi süreçlerinin düzenlenmesinde etkin bir kavram olarak karşımıza çıkan, küreselleşmenin etkisi altında değişimime uğrayan “öteki” kavramı, bildiri başlığında da belirtildiği üzere, kendi konumumuzu tespit açısından “kimin ötekisiyiz?” ve “ötekimizi tanımak” ekseninde fenomenolojik analize tabi tutulmuştur. Zira kimlik, benlik ve kendilik düşüncesi ancak “öteki” var olunca ortaya çıkan, netlik kazanan olgulardır. Ahlakın, ahlaki yargının da ötekiyle açığa çıktığı göz önüne alındığında “öteki” hakkında geliştirilecek bütüncül, olumlu bir tasarımın, din eğitimi modeli, amaç ve yöntemleri noktasında araştırmalara katkı sağlayacağı beklenmektedir.