Abstract:
Bu makalede Şehristânî’nin (ö. 548/1153) el-Milel ve’n-Nihal adlı eserinde
naklettiği İblis’e ait olduğu iddia edilen şüpheler, Molla Sadrâ’nın (ö. 1051/1640)
yazdığı bir risale üzerinden konu edilecektir. Makaleyi önemli kılan şey,
metafiziksel ilkelerin kelâm sahasında uygulanmasının bir örneğini incelemiş
olmasıdır. İblis’in şüpheleri güncelliğini koruduğundan cevaplarının da
güncellenmesi gerekmektedir. Sadrâ teist seviyede sorulan sorulara ancak
metafizik çerçevede cevaplar verilmesi gerektiğini ima etmektedir. Sadrâ, İblis’in
-meşhur olanın aksine- bilgisizliğinin kurbanı olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca
İblis, evrende cari olan nedensellik yasasını ve mevcudâtın varlık piramidindeki
sıralanış prensibini kavrayamamıştır. Bu şüpheler âlemin niçin var olduğuna ve
başlangıcına dairdir. Bu şüphelere Molla Sadrâ’nın verdiği cevaplar; yaratılışın
zorunluluğu, anlamı ve niçinliğini ele verebilecek mahiyettedir. “Niçin” sorusu,
insanın anlam arayışını sağladığından din ve felsefenin de çıkış sorusudur.
İblis’in sorduğu “niçin” soruları daha çok duyusal ve duygusal kökenliyken
insanoğlunun “niçin” sorusu ise rasyonel kökenlidir. Bu makalede ileri sürülen
temel sav, Zorunlu Varlık fikrinin idrakiyle âlemin keyfe keder bir takdirin
sonucu değil de İlahi Zat’a bağlı zorunluluğun, aklın ve bilginin eseri olarak
yaratıldığının kolayca anlaşıldığıdır. Ayrıca Âdem’in varlık piramidindeki üstün
konumu ve bilgisinin fazlalığından dolayı halife olduğu da söylenebilir. İblis’in
varlık mertebelerinin hepsini kuşatabilecek şümule sahip olmaması dolayısıyla
İlahi Zat’ı tam olarak temsil etmesi mümkün değildir. Ve yine sadece vehme
dayalı hükümler vermesi dolayısıyla İblis, yaratılışın sırrına erememiştir.