Abstract:
17. yüzyılda yaşayan meşhur Osmanlı âlimlerinden birisi olan Kâtib Çelebi (ö. 1067/1657) yaşadığı dönemde kendi toplumunun sorunlarına çözümler üretmeye çalışan bir âlimdir. Tanınmış eseri Keşfü’z-Zunûn ‘an Esâmii’l-Kütübi ve’l-Fünûn’da2121 Osmanlı medreselerinde yürütülen ilmi faaliyetlere uygun olarak kitap tanıtımı yapılmış, hakkında çeşitli risale ve kitaplar yazılan konular, mevcut konular üzerine inşa edilen haşiye ve şerhler özlü ve gayet faydalı bir biçimde tasnif edilmiştir. Bu nedenle de Keşfü’z-Zunûn halen kendisinden çok yönlü olarak istifade edilen bir eser olma özelliğini muhafaza etmektedir.
Keşfü’z-Zunûn Kâtib Çelebi’nin bibliyografik aynı zamanda da biyografik bir eseridir. Zira muhtevasında birçok kitap ve risale hakkında bilgi vermesinin yanında müellifleriyle ilgili olarak da bilgiler içermektedir. Arapça olarak kaleme alınmış olan eser bu yönüyle ansiklopedik bir hüviyettedir ve yaklaşık olarak 300’ü aşkın ilim dalı ve 15.000’e yakın eser hakkında alfabetik bilgi vermektedir. Kitapların kaleme alındığı dile -Türkçe, Farsça ve Arapça şeklinde-, yazılış tarihlerine, yazarları ve ilgili yazara ait farklı eserlere yer verilmiştir. Mısır’da ve İstanbul’da çeşitli baskıları yapılmış 17. yüzyılın en önemli bibliyografya eserlerindendir.
Kâtib Çelebi’nin Keşfü’z-Zunûn’a yazdığı mukaddime önemli bilgiler içermektedir. Mukaddimeyi beş bölümde ele almıştır: Bu bölümler, İlmin tarif ve taksimi; ilimlerin menşei; müellifler ve müelliflerin kitapları telif şekilleri; ilimlerin gelişmesi ve medeniyetle olan ilişkileri; şerh geleneğinin çeşitli tarzları ile ilgili konulardır.
Keşfü’z-Zunûn’da eserler ve onların müellifleriyle ilgili olarak incelediği kitaplardan ayrı olarak tarih ve tabakât türü kaynaklardan da faydalanıldığı görülmektedir. Kaynakları arasında İbnü’n-Nedîm’in el-Fihrist’i, İbnü’l-Kıftî’nin İhbârü’l-ʿUlemâʾı, Taşköprizâde’nin Miftâhu’s-Saʿâde’si, İbn Haldûn’un Mukaddime’si, Sübkî’nin Tabakāt’ı ve İbn Hallikân’ın Vefeyâtü’l-Aʿyân’ı başta gelen kaynaklar arasındadır.
Biz bu çalışmamızda, Keşfü’z-Zunûn’da geçen kıraat kaynaklarının isimlerini belirleyerek o kaynaklar hakkındaki bilgileri, bizzat Keşfü’z-Zunûn’dan tercüme edip vermeye çalıştık. Keşfü’z-Zunûn’da zikredilen bütün kıraat kaynakları için detaylı bir inceleme yapmak, bu çalışmanın sınırlarını aşsa da bu çalışmamız Keşfü’z-Zünûn’da geçen kıraat kaynakları ile ilgili ilerde yapacağımız başka çalışmalara ışık tutması bakımından yararlı ve ufuk açıcı olacaktır. Nitekim Keşfü’z-Zunûn’da geçen özellikle hakkında hiçbir çalışma yapılmamış kıraat eserleri ve başka kaynaklarla mukayese ettiğimizde ulaştığımız farklı bilgiler ayrı ayrı çalışmalar yapmanın lüzumunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle çalışmamızın ilerde yapacağımız başka çalışmalara da zemin oluşturmasını arzu ediyor ve hedefliyoruz.