Abstract:
Başhisar (Ürgüp) ve Uçhisar’ın ortasında bulunması sebebiyle “Ortahisar” adıyla anılan bölge, Kapadokya olarak tabir edilen geniş bir alan içerisinde mükemmel bir şekilde kayadan oyma yapılarıyla tarihin derinliklerinden bu yana hem Hristiyanlık hem de İslamiyetin yaşatıldığı bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Bölge, tarih öncesi zamanlarda, Anadolu uygarlıkları devrinde, Roma ve Bizans dönemlerinde ve nihayet Türk Beylikleri ve devletleri döneminde Ortahisar, her daim önemini koruyarak farklı kültür ve medeniyetlerin izlerini taşımıştır.
Ortahisar, içlerinde kiliseler bulunan gizemli mağaralarıyla birlikte, kasabanın adıyla özdeşleşen kalesiyle de ön plana çıkmaktadır. Kapadokya’nın en büyük peribacası olarak gösterilen Ortahisar kalesi, dünyanın çok katlı yerleşimlerinin ilk bilinenlerinden biri olmuştur. Üç yanı dik vadilerle çevrili kalenin bulunduğu kayalar, savaşların bol olduğu eski dönemlerde korunma ve sığınma amacıyla oyularak kullanılmıştır. Kasabanın da ilk yerleşimi bu kale ve etrafında başlamıştır. Bölgenin bilhassa Türklerin eline geçmesinden sonra kale ve etrafına olan ilk yerleşimler ilgi çekici bir niteliğe sahip olmuştur. Bilindiği gibi Türkistan’ın manevi önderi Hoca Ahmet Yesevi önderliğinde erenler olarak tabir edilen önderler Anadolu’ya gelerek İslamiyeti ve Türklüğü irşat etme konusunda görevlendirilmişlerdi. Bunlardan Hibe (Hive) Dede ve Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, Nevşehir civarına gönderilen önemli kişilerden idi. Ortahisar Kasabası’nın tamamen Türk yerleşim yeri olması adı geçen Hibe Dede’nin 8 kardeşiyle beraber Ortahisar bölgesine yerleşmesi ile başlamıştır. Kardeşleri ve aileleriyle Ortahisar'a yerleşen Hibe Dede sülalesi, 1270-1280 yılları arasında Selçuklu devrinde Horasan’dan gelmişlerdir. Bu kalabalık Türkmen ailesinin bölgeye göç etmesi ile beraber nüfus hızla artarak şimdiki Ortahisar Kasabası’nın temelleri atılmıştır. Bölge, Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra da göçlerle birlikte tercih edilen yerlerden biri olmuştur. 16. yüzyıldaki tahrir kayıtlarına baktığımızda çevredeki en büyük köylerden biri olan Ortahisar, ilerleyen zamanlarda da bu özelliğini devam ettirerek günümüze değin bir cazibe merkezi haline gelmiştir.
Bu çalışmada Ortahisar’ın nüfus yapılanması ile ilgili 1500’lü yıllardan itibaren günümüze kadar olan değişimleri ele almaya gayret gösterdik. Bu konuda öncelikli olarak Osmanlı dönemi tahrir ve nüfus defterlerini kullanarak Osmanlı zamanı Ortahisar insanını Cumhuriyet dönemiyle kıyaslayıp bir senteze ulaşmaya çalıştık. 1500’lü yıllarda yazılan tahrirlerde ve 1800’lü yıllarda yapılan nüfus sayımlarında bölgeye hangi aşiretlerin yerleştiği ve bölgede yaşayan insanların hangi meslekleri icra ettiği ve hangi lakabları kullandığı araştırılarak sosyo-kültürel bir çalışma ortaya çıkardık. Bu araştırmada Ortahisar’la ilgili BOA (Başbakanlık Osmanlı Arşivi) kaynakları, Konya Vilayet Salnamesine göre yapılan çalışmalar, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte günümüze kadar yapılan nüfus sayımları, TÜİK Arşivi ve bahsedilen dönemlerle ilgili çağdaş yazarların nüfusla ilgili yaptığı çalışmalardan yararlandık.