Abstract:
Kader konusu çok eski zamanlardan beri üzerinde tartışılan konulardan biridir. İlâhî dinler ve düşünce âlemi de dahil olmak üzere, insanlık âlemi kader konusunda ikiye bölünmüştür; kaderi kabul edenler ve inkâr edenler. Bu araştırmada kader inancının dini metinlerde hangi şekillerde yer aldığı ve değişik ekollerce nasıl anlaşıldığı incelenmiştir. Bu araştırmada İslam’ın ana kaynağı Kur’an esas alınmıştır. Peygamberimiz’in sahih hadisleri ve muteber Kelam kaynaklarına müracaat edilmiştir. Farklı Kelam ekollerinin kendi kaynakları kullanılmıştır. Bu ekollerin kaderle ilgili bu nasları nasıl değerlendirdikleri ve konuyu nasıl anladıkları incelenmiştir. Araştırmamız bir giriş, iki ana bölüm ve bir sonuçtan oluşmuştur. Giriş bölümünde kader kelimesinin semantik yapısı incelenmiş, kelimenin sözlük ve ıstılah/terminolojik mânâları verilmiştir. Ayrıca bu kelimenin yerine kullanılabilen ve yakın anlamlı kelimeler de incelenmiştir. Bu bölümde kader inancı ile ilgili bir tarihçe yer almaktadır. Birinci bölüm iman esasları içerisinde kaderin yerini konu edinmektedir. Kader inancı Kur’an ve Hz. Peygamberin sünnetine dayanmaktadır. Kader inancı ile ilgili ayetler Kur’an’da yer almakla birlikte konu daha çok sünnete dayanmaktadır. Araştırmamızda Sünneti tamamen devre dışı bırakmaya çalışan akımlara karşı cevap verilmiş, kaderin iman esaslarından olduğu Kur’an ve hadisler ışığında ortaya konulmuştur. Araştırmanın ikinci bölümünde ise Allah’ın sıfatları ve bu sıfatların insanın kaderi üzerine yansımaları incelenmiş, kör kaderciliğe/fatalizm ve mutlak insan hürriyetine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İnsanın belirli sınırlar dahilinde hür olduğu, irâdesi ile yaptığı her şeyden sorumlu olduğu, ancak yaratılmış bir varlık olması sebebiyle mutlak hür olamayacağı ifade edilmiştir. En sonda da Allah’la kulun iletişimini sağlayan duâ ve kader ilişkisinden bahsedilmiştir.
Abstract:
The concept of fate is one of the issues discussed since ancient times. Including divine religions and the world of thought, humanity is divided into two sections: those who accept fate and the others are unbelievers. It is investigated that how the belief in destiny took place in the Islamic religious texts and how it was understood by different schools. This research is based on the Qur’an, the main source of Islam and referred to our Prophet’s (pubh) authentic hadiths and credible sources of Ilm al-Kalam (Utterance Science). Own resources of different schools of Ilm al-Kalam is used and also examined that how these schools interpret the ideas about the fate and how they had understand it. Our study consisted of one introduction, two main sections and a conclusion. In the introduction section it is examined the semantics of the word of ‘al-qadar’ (fate) and described the glossary and terminological meaning of the word. Additionally it is examined the words which can be used instead of ‘al-qadar’ or has similar meanings. This chapter contains a short history of fate belief. The first section’s subject is the fate in basis of faith. The Qur’an and the Prophet’s Sunnah is the basis of the fate belief, and fate belief is based on the Qur’an more than the sunnah. It is responded to the movements which has been trying to disable the sunnah completely. In the light of Qur’an and hadiths, this research also proved that the fate belief is in the one of the basis of faith. In the second section of the research it is examined the reflections of God’s attributes and those attributes on the fate of the human, also concluded that there’s no outmatch to fatalism and absolute human freedom. It is expressed that a person is free within certain limits, he or she is responsible for everything he or she does by his will, because he or she is a created being and can not be absolutely free. In the end, it was stated the relationship between the fate and the prayer which both provide communication between God and his servants.