İnsanlar tarafından tarih boyunca yapılan, kullanılan ve günümüze kadar ayakta kalan bir kısım tarihi yapılar iklimsel koşulların ve insani faaliyetlerin etkisiyle bozunmaya uğramaktadırlar. Bundan dolayı tarihsel değerdeki birçok yapı geri dönülmesi çok zor olan bozunma ile kültürel değer kaybına uğramaktadır. Kayseri il merkezi ve ilçelerinde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Bu nedenle Kayseri ili, doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihi eserleri ile de ön plana çıkmaktadır. İl merkezinde farklı lokasyonlarda çok sayıda medrese, camii ve kümbet türünde tarihi esere rastlamak mümkündür. Bu eserler mahalle aralarında, yol kenarlarında olumsuz koşullar altında çeşitli bozunmalara maruz kalmaktadır. Bu tez çalışması kapsamında Kayseri il merkezi sınırları içindeki Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait tarihi kümbet ve benzeri tarihi eserler ve bu eserlerdeki bozunma dereceleri incelenmiştir. Kümbet ve benzeri tarihi eserlerde zaman içinde meydana gelen bozunmanın gözlemsel olarak incelenmesinin yanı sıra, arazi çalışmaları esnasında eserlere zarar vermeyen, tahribatsız deney yöntemlerinden olan P-dalga hızı deneyi, İğne penetrometresi ve Schmidt çekici deneyleri kullanılmıştır. Öte yandan, bu eserlerin yapımında kullanılan ignimbirit türü kaya malzemesinin taze örneklerine ait fiziksel ve mekanik özellikleri daha önce yapılmış olan bilimsel çalışmalardan yararlanılarak tespit edilmiştir. Burada amaç, tarihi eserin yapımında kullanılan kaya malzemesinin bozunmadan etkilenmemiş örneklerine ait fiziko-mekanik özellikler ile söz konusu tarihi eserlerin tahribatsız deneylerle dolaylı olarak yerinde belirlenmiş parametrelerinin karşılaştırılması ve ilksel özelliklerdeki yaklaşık değişimin ortaya konmasıdır. Kayseri il merkezindeki Selçuklu dönemine ait bazı tarihi kümbetlerde gerçekleştirilen gözlemsel incelemeler sonucunda, başlıca gri, kahverengi ve krem renkli ignimbirit türü kaya malzemesi kullanılarak inşa edilen kümbetlerde özellikle kılcallık sebebiyle kümbetlerin taban bölümlerinde pullanma ve kavlaklanma türü bozunmaların geliştiği tespit edilmiştir. Öte yandan, özellikle kış mevsiminde etkili olan hava kirliliği sonucunda bazı kümbetlerde renk değişimlerinin yanı sıra, kayacın gözeneklerinde biriken tuzlar nedeniyle bozunmanın ilerlediği de gözlenmiştir. İncelenen kümbetlerin bazılarında gerçekleştirilen iyileştirme çalışmalarında ise kümbet çevresindeki yüzey suyu drenajlarının yeterli ölçüde yapılamadığı ve bunun tarihi eserlerin daha fazla su ile temas etmesine neden olduğu da saptanmıştır. Yerinde deney sonuçları ve taze ignimbirit örneklerine ait değerler birlikte değerlendirildiğinde incelenen 14 adet tarihi eserde, özellikle taban kesimlerine yakın bölümlerde ignimbiritlerin dayanımlarını önemli ölçüde kaybettiği belirlenmiştir. Zaten zayıf bir dayanıma sahip olan ignimbiritlerdeki bu dayanım kayıpları, ilerleyen zamanla birlikte bazı tarihi eserlerin yapısal bütünlüğünü tehdit edebilecek seviyeye ulaşabilecektir. Bu nedenle, söz konusu tarihi eserlerin korunarak gelecek nesillere aktarılabilmesi için gerekli iyileştirme yöntemlerinin uygulanması ve ignimbiritlerin suya karşı oldukça hassas oldukları göz önüne alınarak tarihi kümbetlerin çevresinde su drenajına yönelik iyileştirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Çalışmadan elde edilen sonuçların, incelenen tarihi eserlerin korunmasına yönelik yol gösterici olacağı düşünülmektedir.
Some historical buildings that have been built and used by people throughout history and survived until today are being deteriorated by the effect of climatic conditions and human activities. As a result, many historical buildings suffer from irrevocable loss of cultural value due to deterioration. There are many historical structures belonging to Seljuk and Ottoman periods in Kayseri city center and its districts. For this reason, Kayseri stands out with its historical structures as well as its natural beauties. It is possible to come across many historical structures such as madrasahs, mosques and cupolas at different locations in the city center. These monuments subject to deterioration under adverse conditions around roads and houses in the districts. Within the scope of this thesis study, the historical monuments of Seljuk and Ottoman periods within the boundaries of the city center of Kayseri were determined and the degree of deterioration of these structures was visually examined. Besides, Ultrasonic p-wave velocity, needle penetration and Schmidt hammer tests, which are non-destructive methods that do not damage the structures, were employed during the examination of the deterioration that occurred in the course of time in historical monuments. On the other hand, the physical and mechanical properties of the fresh samples of the ignimbrite type rock material used in the construction of these monuments were determined by using previous scientific studies. The aim here is to compare the physico-mechanical properties of the fresh samples of the rock material used in the construction of the historical artifact with the parameters of the historical structures indirectly determined by non-destructive experiments and to reveal the approximate change in the primary properties. As a result of the observational examinations carried out in some historical cupolas belonging to the Seljuk period in the city center of Kayseri, it has been determined that flaking and scaling type deteriorations have developed in the bottom parts of the cupolas, especially due to capillarity, in the cupolas built using gray, brown and cream colored ignimbrite type rock material. On the other hand, in addition to the color changes in some cupolas as a result of air pollution, which is especially effective in the winter season, it has been observed that the deterioration progresses due to the salts accumulating in the pores of the rock. In the restoration works carried out in some of the monuments examined, it was also determined that the surface water drainage around the structure was not adequately made and this caused the historical structures to come into contact with more surface water. When the non-destructive in situ test results and the values of the fresh ignimbrite samples were evaluated together, it was determined the ignimbrites lost their strength significantly in 14 historical structures, especially in the sections close to the basement. These strength losses in the ignimbrites, which already have weak strength, may reach a level that may threaten the integrity of some historical structures over time. For this reason, it is recommended to apply the necessary improvement methods in order to protect the historical monuments and transfer them to future generations, and to carry out restoration works for water drainage around the historical cupolas, considering the ignimbrites are very sensitive to water. It is thought that the results obtained from the study will be a guide for the preservation of the historical structures examined.