Abstract:
Tarih boyunca birçok Türk kavminin yaşadığı, çeşitli kültürlerin
ve dinlerin buluştuğu merkezî bir bölgede yer alan Doğu Türkistan
toprakları, Türk kültürünün oluşması ve gelişmesinde büyük
bir öneme sahiptir. Binlerce yıllık tarihî gelişim süreci içinde Uygur
Türkleri yaşadıkları bu coğrafya nedeniyle çeşitli kavimlerin ve milletlerin
mücadelelerine tanıklık etmiş, farklı din ve inançları kabul
etmenin yanı sıra bunların yayılmasında etkin rol almış, yerleşik
hayata erken dönemde geçmeleri nedeniyle de dil, edebiyat, sanat
ve mimarî gibi alanlarda köklü ve zengin bir kültürel birikime sahip
olmuşlardır. Uygur Türklerinin kültürel yapısı, tarihî tabakalara
ve kültürel katmanlara sahip bir özellik taşımaktadır. Bu kültürel
zenginlik, onların yaşam biçimlerine, inanç sistemlerine, geleneklerine
ve bütün bunların etkisiyle şekillenen tören ve bayramlarına da
yansımıştır. Bu noktada tören ve bayramlar, onların sosyal hayatını
ve kültürel yapılarını en iyi yansıtan ve geçmişten günümüze taşıyan
değerlerin başında gelmektedir.
Uygur Türklerinin kültür zenginliği içinde doğum, düğün ve ölüm
âdetlerinin yanı sıra mevsim değişimlerini ve dinî anlayışları temel
alan tören ve bayramlar ile meşrepler, sosyal hayatın içinde önemli
bir yer tutmaktadır. Tarihin en eski dönemlerinde Türk mitik inanç
ve düşünce sistemine bağlı olarak ortaya çıkan bu tören ve bayramlar,
zamanla farklı dinî inanış ve kültürlerin tesiriyle daha da zenginleşmiş,
her dönemde yeni anlam ve işlevler yüklenerek günümüze
kadar gelmiştir. Bireyin sosyalleşmesi, aile ve akrabalar arasında
birlik ve bütünlüğü pekiştirme, toplumsal dayanışma, kardeşlik ve
millet olma bilincini sağlama gibi işlevler üstlenen bu bayram ve
törenler, günümüzde Çin’in yoğun baskı ve zulmüne maruz kalan
Uygur Türklerinin millî kimliğini koruması ve gelecek nesillere aktarması
açısından daha büyük bir öneme sahiptir.
“Uygur Türklerinde Törenler ve Bayramlar” isimli bu çalışma, Uygur
Türkleri arasında doğum, sünnet, düğün, ölüm, meşrep, dinî ve
millî bayramlara ilişkin inanış ve ritüellerin neler olduğu, bu inanış
ve ritüellerin mitik, tarihî, kültürel ve dinî temelleri, dönemlere göre bunlara yüklenen anlam ve işlevlerin tespit ve tahlilini konu
etmektedir. Türkiye’de Uygur Türklerinin tören ve bayramlarını
konu alan çalışmaların birkaç makaleyle sınırlı olması böyle bir çalışmanın
yapılmasını zaruri kılmıştır. Ayrıca bu çalışma yapılırken
geniş bir sahada yaşama imkânı bulan Türk kültürünün geçirdiği
safhaları tespit ederek, bu safhalarda etkili olan inanç ve dinleri ortaya
koymak, Anadolu’da ve diğer Türk boyları arasındaki benzer
çalışmalara katkı sunmak, Türk kültürünün devamlılığını sağlayan
unsurları göstermek de amaçlanmıştır. Konuyu önemli kılan bir diğer
unsur ise, Uygur Türklerinin tarih boyunca farklı dinlerin ve
inançların etkisi altında kalması, bu bağlamda diğer Türk boylarıyla
karşılaştırıldığında farklılık arz etmesi, kültürel açıdan da kendilerine
has özellikler barındırmasıdır.
Çalışmanın Giriş kısmında, Uygur Türklerinin tarihî ve dinî hayatı
hakkından kısaca bilgi verilerek, geleneklerin ortaya çıkmasında
etkili olan tarihî dönemler ve sosyo-kültürel amiller tespit edilmeye
çalışılmıştır. Böylece çalışmanın konusunu oluşturan kültürel yapının
inşa edildiği tarihî zemin ve dinî unsurlar ana hatlarıyla ortaya
konulmak istenmiştir.
Birinci Bölümde; Uygur Türklerinin doğumla ilgili inanış ve ritüelleri,
doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası olmak üzere
üç alt başlıkta tanıtılıp değerlendirilmiş; bu inanış ve ritüeller yer
yer diğer Türk boylarının inanış ve ritüelleriyle mukayese edilerek
benzer ve farklı yönler ortaya konulmuştur. Ayrıca bu benzerlikler
ve farklılıkların ortaya çıkış nedenleri üzerinde durularak, Uygur
Türklerinin kültürünün nasıl bir değişim çizgisi izlediği, bu farklılıklara
rağmen Türk kültürünün temel dinamiklerinin değişmediği
tespit edilmiştir.
Çalışmanın İkinci Bölümünde Uygur Türklerinin düğün törenlerine
yer verilmiştir. Bu bölümde, düğün hazırlıklarından başlanarak
düğün töreni sonrasına kadar yapılan çeşitli ritüeller ve bunların
ardında yatan inanışlar tespit edilmiş, bu tespitler incelenerek yaratım
ve aktarımda meydana gelen değişim ve dönüşümler ortaya
konmuştur.
İnsanoğlunun karşısında çaresiz kaldığı ölüm olayı ve buna bağlı
inanç ve pratiklerin Uygur Türkleri arasında nasıl vuku bulduğu,
ölüm olayının ardından yakıların ağıtların özelliklerinin neler olduğu konusu üzerinde durulan “Üçüncü Bölüm”de, ritüeller, köken,
anlam ve işlev bakımından incelenmiştir. Bu bölümde, Uygur Türklerinin
tarihî dönemler içerisinde ortaya koydukları mezar şekilleri
hakkında da bilgi verilmiştir.
Dördüncü Bölümde ise, Uygur Türkleri arasında kutlanan diğer tören
ve bayramların ortaya çıkışı, temel özellikleri, bölgelere göre adlandırılması
ele alınmıştır. Ayrıca Uygur meşreplerinin genel özellikleri,
türleri, meşreplerde oynanan oyunlar ve verilen cezalar da
bu bölümde tanıtılıp değerlendirilmiştir.
Çalışmada her bölümün sonunda konuyla ilgili değerlendirmeler
yapılmıştır. Bu kısımlarda, tespit edilen unsurların Türk kültüründeki
yeri ve önemi, tarihî derinliğine ve coğrafî genişliğine incelenmiştir.
Bu şekilde Uygur Türklerinin tören ve bayramlarına ilişkin
kültürel unsurların değişim, dönüşüm ve devamlılığın ne şekilde
sağlandığı belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın Sonuç kısmında
ise her bölümün sonunda yapılan tespitler ve elde edilen bulgular
toplu olarak değerlendirilmiştir.
Çalışmanın sonunda ise, kullanılan kaynakların yer aldığı Kaynakça
ve Dizin kısımlarına yer verilmiştir.
Bu çalışmanın hazırlanması sırasında gözden kaçan bazı eksikliklerin
olduğu muhakkaktır. Ancak Uygur Türklerinin günümüzde
Türkiye’nin 2,5 katı büyüklüğe sahip bir coğrafyada yaşadıkları ve
bölgelere göre bazı farklılıkların olduğu göz önüne alındığında bu
durum kaçınılmazdır. Lakin biz çalışmamızda, zaman zaman bu
farkları belirtmekle birlikte, daha çok ortak özellikleri tespit edip
değerlendirmeye çalıştık.
Bu çalışmanın ortaya çıkmasında fikirleriyle ve teşvikleriyle desteklerini
esirmeyen saygıdeğer hocam Prof. Dr. Fikret Türkmen’e,
çalışmamızın çerçevesinin oluşmasında fikirleriyle destek olan hocalarım
Prof. Dr. Metin Ekici ve Prof. Dr. Alimcan İnayet’e, kitabın
her aşamasında emeğini ve desteğini esirgemeyen hocam Doç. Dr.
Mustafa Arslan’a teşekkürü bir borç bilirim.