Abstract:
Tarih boyunca farklı toplumlar tarafından bir sembol olarak kullanılan kartal, asaleti, gücü,
özgürlüğü ve hakimiyeti temsil etmektedir. Tek ve çift başlı olarak toplumların siyasal, sosyal
ve kültürel hayatında önemli bir yeri olan kartalın, Hitit ülkesinde de varlığı bilinmektedir.
Hititçe çivi yazılı farklı türden metinlerde karşımıza çıkan kartalın Sumerce karşılığı, ÁMUŠEN
ve TI8
MUŠEN; Hititçe karşılığı ise hara-/haran-‘dır. Güçlü ve kudretli yapısı ile ön plana çıkan
kartal, gözlerinin keskinliği ve geniş görüş kabiliyeti ile bilinmektedir. Belgelerde bu özellikleri
ile kralların tasvirlerinde yer alan kartallar, görsel olarak Hattuša, Yazılıkaya ve Alacahöyük
gibi Hititlerin önemli merkezlerinden tanınmaktadır.
Kartal ile tanrılar arasında yakın bir bağ bulunmaktadır. Tanrılar, kartalları çeşitli amaçları için
görevlendirmişlerdir. Kaybolan bir tanrının bulunması için kendisine güvenilen ve tanrının
emri ile yola çıkan kartal, dağları, tepeleri ve ırmakları dolaşarak, o tanrıyı bulmaya çalışmıştır.
Şüphesiz, en zor durumlarda kartalların görevlendirilmesinin sebebi, onun birçok farklı
yeteneğe sahip olmasıdır. Koruyucu tanrı tasvirinde, tanrının bir elinde, onun güç ve kuvvetini
yansıtan altından bir kartal bulunduğunu bilmekteyiz. Tanrılarla irtibat kuran ve onlarla
konuşabilen kartallara, bu şekilde insan özellikleri de yüklenmiştir. Ayrıca tanrıları çağırma
ritüellerinde, tanrılar ile insanlar arasındaki bağı kuran kartal kanatları kullanılmıştır. Birçok
farklı belgede, çeşitli kullanımlarıyla karşımıza çıkan ve görsel malzemelerle de Hitit
dünyasında yer alan kartal, Hitit kültürünün önemli bir simgesi olarak karşımıza çıkmıştır.