Kamusal alan; bireylerin katılım gösterip iletişim kurduğu, fikir ve eylemlerin özgürce yer bulduğu, herkesin denetimine açık alanlar olarak tanımlanmaktadır. Modern devlet ve halk arasında ilişkinin kurulduğu ve demokrasinin işlediği siyasal alandır. Ayrıca kent için en önemli temsil, sergileme, iletişim ve başlı başına bir performans alanıdır. Bu çerçeveden bakıldığında graffiti; dili, biçimi, üretilişi ve varoluşunu sürdürüş şekliyle, kamusal alanın tam ortasında, kamusal alanın gerçek sahipleri tarafından üretilip yine bu alanın gerçek sahiplerine sergilenen bir sokak sanatıdır. Galerilere hapsedilen, belli bir ücret karşılığında ve sınırlı saatler arasında görülebilen eserler, sanatın aykırı yapısıyla örtüşmeyen, uysallaştırılmış, sınırları belirlenmiş ve ticari birer nesneye dönüşmüş ürünler haline gelmişlerdir. Graffiti, bu noktadan ele alındığında, kendisini tüm bu sistemleştirmeden sıyırarak, varlığını illegal sürdüren, hiçbir ticari amaca hizmet etmeyen, günümüzün “gerçek” sanatı olarak incelenmesi gereken bir konudur.
Public space is defined as spaces which exposure to everyone’s control, ideas and actions take places in freely, individuals take parts and communicate. It is political space which is connected between modern state and community, and is operated with democracy. Also it is an important presentation, exhibition, communication and performance space. In this context, graffiti is a street art which takes part in the midst of the public space with its language, format and maintenance manner of its existence, is produced by its real owners* and also is exhibited for real owners* of this space. Works confined to galleries, can be seen for a fee and in limited hours have become products turning into non-overlapping with the antithetical structure of art , tamed, bordered and commercial objects . From this perspective, graffiti is a topic which should be studied as today’s „real“ art maintaining its existence illegally by avoiding of systematization, not serving for any commercial purposes.