1980’li yıllarda ivme kazanan ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) yıkılması sonrasında zirve yapan neo-liberal küreselleşme dalgası, yasal sermaye yanında yasadışı sermayeye de yeni olanaklar sağlamıştır. Enerji, sermaye, bankacılık, iletişim gibi piyasaları özel sektör aktörlerine bırakma prensibine dayanan bu yaklaşım, özelleştirme politikalarına hız kazandırmış ve özelleştirilen piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesine duyulan ihtiyaç, piyasa kolluğu görevi gören Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların (DDK) kurulmasını gerektirmiştir.
DDK’lara yüklenen teknik uzmanlık bilgisine dayalı bu düzenleme denetleme işlevlerinin, kolluk makam ve birimlerinin işlevlerinin kombinasyonundan oluşan özel bir kolluk faaliyeti olduğu söylenebilir. Sigara ve alkollü içkiler piyasaları, terörün finansmanı eylemlerinin de yürütüldüğü alanlardır ve bu alanların geleneksel kolluk yöntemleriyle kontrol altında tutulmaları güçtür. Bu bağlamda, terörün finansmanıyla mücadelede, piyasa kolluğu misyonu icra eden DDK’lar etkin rol oynayabilir.
Bu çalışmanın amacı, Türk yönetim yapısındaki DDK’ların terörün finansmanıyla mücadeledeki rollerini ortaya koyarak konuya ilişkin etkinlik düzeylerinin artırılmasına dönük politika önerileri geliştirmektir. Çalışmanın kapsamı, Tütün ve Alkol Dairesi ile sınırlı tutulmuştur. Çalışmada alan-yazın taraması ve mevzuat incelemesi yöntemi kullanılmıştır.
Neo-liberal globalization wave, which gained momentum in the 1980s and peaked after the collapse of the Union of Soviet Socialist Republic (USSR) provided new opportunities for illegal capital as well as legal ones. This approach, which is based on the principle of leaving the communication, energy, capital and banking markets to private sector actors, has accelerated the privatization policies and regulating and supervising these markets necessitated the establishment of Regulatory and Supervisory Authorities (RSA) as financial law enforcement units.
It can be said that these regulatory and supervisory functions based on the technical expertise of the RSAs are a special law enforcement activity consisting of a combination of functions of law enforcement authorities and units. Energy, cigarette, and alcohol are the markets where terrorist financing actions are carried out and it is difficult to keep these markets under control by traditional law enforcement methods. In this context, RSAs, as financial law enforcement units, can be effective in the struggle against financing of terrorism. In this study, literature and legislative review method are used.
This paper aims to develop policy proposals for increasing the effectiveness levels of the financial law enforcement units established in Turkish administrative structure against financing of terrorism. The scope of the study is limited to Tobacco and Alcohol Department. In the study, literature and legislative review method are used.