Bu çalışmada, Niğde’nin Bor ilçesine yerleşen mübadillerin, Bor halkıyla iletişim ve bütünleşme biçimlerini, kendilerini bir grup olarak nasıl tanımladıklarını, hangi orijinal kültürel özelliklerini taşıyıp, hangi orijinal kültürel özelliklerini geride bıraktıklarını tespit etmek amaçlanmaktadır. Göç sürecinde kimlik sadece bir inşa süreci olarak değil, aynı zamanda sürekliliği olan yeniden inşa süreci olarak değerlendirilebilir. Bu kuramsal kabul, özellikle örneğimizde incelenen, 1923 yılında mübadele ile Balkanlardan Bor’a göç eden mübadillerin ikinci ve üçüncü kuşaklarındaki kimlik muğlaklığının kaynaklarını anlamamız açısından önemlidir. Kimliğin inşasında hem sosyal çevreyi hem de kurumsal ve tarihsel çerçeveleri dikkate almak gerekir. Bu çerçeveler, göç sonrası kültürel dönüşümün ve kimlik inşasının, nasıl şekillendiğini
1 Bu çalışma Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. [SOB2017/06-BAGEP] ve Ekim 2018’de Uluslararası Necatibey Eğitim ve Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresinde sunulmuştur.belirlemektedir. Bu çalışmada konunun sosyal hafızadaki izlerini takip edebilmek için derinlemesine görüşme yöntemi kullanılmış ve sosyal hafızanın aradan geçen süre içinde nasıl yaşatıldığı görülmeye çalışılmıştır. Bor’da ikamet eden 1923 Balkan mübadillerinin ailelerine ulaşılmıştır. Mübadelenin yaşandığı günden bu güne kadar, önceleri ayrışma olarak görülen kültürleşme modeli zaman içinde bütünleşmeye dönüşen bir eğilim göstermiştir.
In this study, interaction and integration process of Lozan refugees with the local people, how refugees define themselves as a group, and the remaining original cultural features remain were investigated.. In relation with the migration process, the problem of identity, includes a construction and a reconstruction process. This theoretical assumption is especially important in terms of understanding the sources of identity ambiguity in the second and third generation of immigrants. The social environment and the institutional and historical frameworks have to be considered in the components of identity. These frameworks determine the model of acculturation and identity construction after immigration. As the historical frame, the historical conditions after the first World war process had a deep influence on the cultural adoptation process. In this study, in-depth interviews were made to understand how social memory is preserved in this duration. The families of Balkan refugees who live in Bor were reached. The model of acculturation has shown the tendency to change from segregation to integration since the time of the immigration.