Kara ölüm ve divan şairi

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.author Kılıç, Filiz
dc.date.accessioned 2021-08-25T07:38:45Z
dc.date.available 2021-08-25T07:38:45Z
dc.date.issued 2020
dc.identifier.issn 1308-2140
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/20.500.11787/4264
dc.description.abstract Bütün dünya Covid 19 salgını sebebiyle zor günler geçirmekte. Pek çoğumuz ilk kez böylesine büyük bir salgın belasıyla karşı karşıya kaldık. Belki de hayatımızda ilk defa “pandemi” kelimesini duyduk. Birkaç aydır neredeyse tek gündem maddemiz, Covid 19. Virüs, insan sağlığı için ciddi bir tehdit. Ne zaman normal hayatımıza döneriz, ne zaman diğer insanlarla sağlıklı bir iletişim kurabiliriz, henüz belli değil. İnsanlık tarihi salgın hastalıklarla dolu. İnsanoğlu defalarca gözle göremediği bir düşmanla savaşmış, milyonlarca kayıp vermiş, ama her defasında da düşmanı yenmeyi başarmış. Bu salgınların belki de en bilineni ve en yıkıcı olanı “kara bela”, “kara ölüm” de denilen veba’dır. Vebanın kara ölüm olarak tanımlanmasının sebebi, genel inanca göre, bu hastalık sonucunda deri altı kanamaları ya da doku ölümleri yüzünden deride siyah lekeler oluşmasıdır. İlkçağ’dan günümüze kadar veba salgınları üç evrede ele alınır. Bunlardan ilki milâdî 541 yılında başlayan ve Jüstinyen vebası olarak bilinen hastalıktır. VIII. yüzyılın ortalarına kadar aralıklarla süren veba İslâm’ın doğduğu ve yayıldığı toprakları da etkilemiştir. Ardından XIV. yüzyıla gelinceye kadar büyük kayıplara yol açan veba salgını kaydedilmemiştir. 1330’larda Orta Asya steplerinden başlayıp 1347’de İpek Yolu boyunca ilerleyen ticaret kervanları aracılığıyla İslâm dünyasına ulaşan ve “kara ölüm” diye nitelenen ikinci evre kısa sürede bütün eski dünyayı etkisi altına almış ve aralıklarla devam ederek XIX. yüzyılın ortalarına kadar ağır kayıplara sebebiyet vermiştir. Bombay vebası diye bilinen üçüncü evre XIX. yüzyılın ikinci yarısında Güneydoğu Asya’dan çıkarak bütün dünyaya yayılmış ve XX. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür (Varlık, 2011, 176). Bu tarih dilimleri arasında da veba zaman zaman can almıştır. Veba, bulaşıcı ve ateşli bir hastalıktır. Fare ve diğer kemirici hayvanlar üzerinde bulunan pireler yoluyla insanlara geçer. Tarihte veba hem bir hastalığın adı hem de içeriği tam olarak bilinmeyen bütün salgın hastalıklar için kullanılan bir kelimeydi. Arapça taun kelimesi daha çok hıyarcıklı veba türü için kullanılmıştır: “Vebâ maraz-ı âm ya’ni umûmî bir hastalık demekdir. Tâ’ûn’a vebâ denildiği gibi ba’zan bi’l-akis ale’l-umûm vebâya dahi tâ’ûn denilür.” (İzgöer, 1998: 240). Anadolu’da veba dışında yumurcak, yumrucak, oymaca, baba, ölet, kıran gibi kelimeler de veba manasındadır (Yıldırım, 2010: 54). Bütün dünyada görülen veba ya da taun Osmanlı Devleti’ni özellikle de İstanbul’u defalarca etkilemiş ve pek çok insanın ölümüne sebep olmuştur. Veba, zengin, fakir, genç, yaşlı, kadın, erkek dememiş, herkesin kapısını çalmıştır tr_TR
dc.language.iso tur tr_TR
dc.publisher Turkish Studies tr_TR
dc.rights info:eu-repo/semantics/openAccess tr_TR
dc.subject Veba tr_TR
dc.subject Divan şairi tr_TR
dc.title Kara ölüm ve divan şairi tr_TR
dc.type article tr_TR
dc.relation.journal Turkish Studies tr_TR
dc.contributor.department 7318 tr_TR
dc.contributor.authorID 0000-0002-6232-7223 tr_TR
dc.contributor.authorID 7318 tr_TR
dc.identifier.volume 15 tr_TR
dc.identifier.issue 4 tr_TR
dc.identifier.startpage 647 tr_TR
dc.identifier.endpage 665 tr_TR


Bu öğenin dosyaları

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster