Aleviliğin aslî ritüellerinden biri olan semahın tarihî geçmişinin açıklığa kavuşturulması, günümüz Aleviliğinin tarihî arka planını bütün yönleriyle ortaya koymak açısından son derece önemlidir. Bu bağlamda günümüzde de devam eden söz konusu ritüelin başlangıç noktasını tespit etmek, oluşumunda hangi kaynak ya da kaynaklardan beslendiğini ortaya çıkarmak sadece Alevilik araştırmaları özelinde değil tasavvuf tarihi için de önemli bir boşluğu dolduracaktır. Semah da tüm ritüeller gibi tarihî seyri içinde coğrafi, sosyo-kültürel, siyasî ve ekonomik şartlardan etkilenerek farklı evrelerden geçmiş ve günümüzdeki şeklini almıştır. Bu noktada semahın ortaya çıkış süreci için, gelenek içindeki söylenişi ile “Horasan’dan gelme” kabulü, değerli bir ipucu olarak tarihi Horasan coğrafyasında bu ritüelin varlığı, niteliği, başlangıcı, kim veya kimler tarafından “hal” makamının bir ifadesi olarak ikame edildiği gibi ayrıntıların tespiti, sözü edilen boşluğun doldurulması adına oldukça değerlidir.
İzaha muhtaç bir diğer husus da şeriat ehlinin (ehl-i zahir veya zahir uleması) semaha bakışıdır. Zira konu ile ilgili fetva ve görüşler bir taraftan içinde bulundukları dönemin sosyal ve dinî atmosferini gösterirken diğer taraftan sûfî zümreler arasında semahın mahiyet ve keyfiyetini de ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra fukahanın semaha karşı tutumu semahın farklı sûfî ekoller arasındaki yaygınlık oranına da işaret etmektedir. İslam’ı sadece şeriat ve fıkıh çerçevesinde değerlendiren zümreler karşısında tasavvuf ehlinin müdafaaları, özellikle semaha meşruiyet kazandırma amaçlı söz ve yazıları dikkate değer ayrıntılar içermektedir. Semah ritüelinin hakikat makamındaki yeri, lüzum ve varoluş gerekçesi ise bahsedilen ayrıntılar arasında ilk sıralardadır. Ayrıca kimi ulemanın semaha dair katı hükümleri de ilk dönem sûfîleriyle ilgili kabulleri zorlayacak olduğu anlaşılmaktadır. Çalışma, Safevî dönemi öncesinde söz konusu kültür coğrafyasında yaşadığına tanıklık ettiğimiz semahın varlık ve içerik bağlamında ortaya konması açısından büyük önem arz etmektedir.
Tarihî kaynaklar, bilhassa birincil kabul edilen eserlerde semahın izlerini aramak bu nedenle elzem gözükmektedir. Çünkü bazı çalışmalarda “semâ” ve “semah” kavramlarının farklı içerik ve işlevleri ifade ettiğine dair görüşler meselenin açıklığa kavuşturulmasının ne denli zor olduğunu işaret etmektedir. Bu sebeple özellikle Anadolu sahasında yaygınlaşan bu iki kavramın kaynaklardaki yeri üzerinde durmak gerekmektedir. Ancak bu suretle söz konusu ritüelin ortaya çıkışı, tarihsel gelişimi ve günümüzdeki görünümü üzerine söz söylemek mümkün olacaktır.
Elucidating the historical past of semah, one of the original rituals of Alevism, is
highly important in terms of revealing all aspects of the historical background of today’s
Alevism. In this context, identifying the origin of the ritual in question, that also continues
today, and revealing its source or sources will fill an important gap not only for researches
on Alevism but also for the history of Sufism. Like all rituals, semah has passed through
different stages and taken its present form under the influence of geographical, sociocultural, political and economic conditions within its historical journey. At this point,
determination of details such as the acceptance of “came from Khorasan”, a phrase
used in tradition, the existence, quality and origin of this ritual in the historical Khorasan
region as a valuable indication, the issue of who substituted it for an expression of the
hal maqam, is very valuable in the interest of filling the aforesaid gap.
Another issue needing explanation is the Sharia followers’ opinion on semah.
Because the fatwas and views on the subject, on one hand, show the social and religious
atmosphere of the period and, on the other hand, reveal the nature and circumstance of
semah among the Sufi groups. Besides, the fuqaha’s attitude towards semah indicates the
prevalence of semah among different Sufi orders. The Sufi followers’ defences, especially
the words and writings with the aim to gain semah legitimacy, against the groups that saw
Islam only in the scope of Sharia and Fiqh contain significant details. As for the place
of the semah ritual in the maqam of truth, its necessity and the reason for existence, they
rank first among the aforementioned details. Moreover, it seems that the ulema’s strict
edicts against semah will constrain recognition of Sufis belonging to the early period. The
paper is of a great importance in terms of revealing the semah, that existed in the cultural
region in question in the pre-Safavid period, in the context of its existence and content.
For that reason, looking for traces of semah in historical sources, especially in primary
sources, is extremely important. Because opinions in some studies that sema and semah
have different contents and functions indicate how difficult it is to clarify this problem.
Therefore, it is necessary to stress the place of these two concepts, especially common
in the Anatolian region, in sources. Only in this way it will be possible to comment the
emergence, historical development and present appearance of the ritual in question.