Temel İslam Bilimleri BölümüTemel İslam Bilimleri Bölümünü içerir.http://hdl.handle.net/20.500.11787/792024-03-29T11:25:31Z2024-03-29T11:25:31ZHicri VI ve VII. yüzyıllarda Dımaşk’ın siyasi durumuÖzalp, Mehmet Sıddıkhttp://hdl.handle.net/20.500.11787/83272023-11-23T06:10:47Z2023-11-01T00:00:00ZHicri VI ve VII. yüzyıllarda Dımaşk’ın siyasi durumu
Özalp, Mehmet Sıddık
Bilindiği üzere Dımaşk Doğu Akdeniz’in en önemli yerleşim merkezidir. Bu nedenle Hicri takvime göre VI. ve VII. yüzyıllardaki Dımaşk’ın siyasi durumu, bu çalışmada inceleme konusu yapılmıştır. Günümüz Doğu Akdeniz’in temel taşlarının dizildiği bu yüzyıllarda Dımaşk etrafında yer alan doğrudan veya dolaylı bir şekilde Dımaşk’ın siyasi, sosyal ve ekonomik hayatını etkileyen dönemin Abbâsîler, Eyyûbîler ve Memlük devletlerindeki siyasi gelişmelere kısaca değinilmiştir. Bu kapsamda Dımaşk’a kuzeyden komşu olan ve Haçlılar ile Moğolların istilalarına doğrudan maruz kalan Anadolu’da gerçekleşen bazı gelişmeler anlatılmıştır. Moğol saldırılarına karşı, İslam devletlerine adeta hisar görevini gören Harezmîler nezdinde cereyan eden önemli olaylar aktarılmıştır. Adana-Mersin merkezli hüküm süren, İslam ülkelerine karşı batıdan gelen Haçlılar ve doğudan gelen Moğollarla iş birliği yapan Kilikyalılar ile ilgili önemli malumatlar sunulmuştur. Ayrıca Kilikyalılar, Anadolu Selçuklu devleti ile diğer İslam ülkeleri olan Eyyûbî, Abbâsî ve Memlükler arasında adeta bir tampon bölge görevi görmüştür. Hicri VI. yüzyıldan başlayan ve VII. yüzyılda varlıklarını iyice hissettiren Avrupa’dan gelerek Doğu Akdeniz sahilinde bulunan yerleşim birimleri başta olmak üzere İslam coğrafyasında etkili olan Haçlılar ve İspanyollar tarafından işgale uğrayan, Endülüs gibi dönemin devlet ve oluşumlarında gerçekleşen önemli siyasi olaylara dikkat çekilmiştir.; As it is known, Damascus is the most important settlement center of the Eastern Mediterranean. Therefore, according to
the Hijri calendar in the sixth and seventh centuries, the political situation of Damascus, is been the subject of study in this
study. In these centuries, when the cornerstones of today’s Eastern Mediterranean were pleased, the political developments
in the Abbasid, Ayyubid and Mamluk states of the period, which directly or indirectly affected the political, social and
economic life of Damascus, were briefly mentioned. In this context, some developments in Anatolia, which is adjacent to
Damascus from the north and which was directly exposed to the invasions of the Crusaders and Mongols, are explained.
The important events that took place in the country of the Khwarezmian, which served as a fortress for the Islamic states
against the Mongol attacks, were conveyed. The important information was also provided about the Crusaders who came
from the west against the Islamic countries, and the Cilicians who cooperated with the Mongols from the east, who ruled
in Adana-Mersin. In addition, the Cilicians acted as a buffer zone between the Anatolian Seljuk state and other Islamic
countries such as Ayyubid, Abbasid and Mamluks. The Crusaders, which started in the sixth century AH and made their
presence felt in the seventh century AH, came from Europe and began to be influential in the Islamic geography, especially
in the settlements on the Eastern Mediterranean coast. In this study, these events are mentioned also. In addition, attention
was drawn to the important political events that took place in the state and formations of the period, such as the Andalusia
event occupied by the Spanish.
2023-11-01T00:00:00Zİ‘râb olgusunu öğretme tekniğiÖzalp, Mehmet Sıddıkhttp://hdl.handle.net/20.500.11787/83242023-11-15T11:01:35Z2023-09-01T00:00:00Zİ‘râb olgusunu öğretme tekniği
Özalp, Mehmet Sıddık
Diğer dillerde olduğu gibi Arap dilinin de temel birimi sözcüklerdir. İsim, fiil ve harflerden oluşan bu sözcükleri, anlamları açısından ele alan bilim dalı sözlüktür. Sözcükler, yapıları bakımından sarfın, cümle içerisinde dizilim ve konumları yönünden ise nahiv ilminin konusu olurlar. İstenen mesajı, estetik bir şekilde ortama uygun olarak karşı tarafa iletebilme yeteneği bakımından belâgat ilminin kapsamı alanına girerler. Duygu ve düşünceleri farklı üsluplarla dile getirebilme bakımından da sözcükler, beyân ilminin konusunu teşkil ederler. Cümle içerisinde yapılan takdim-tehir, hazif, icâz-itnâb vb. tasarım yönünden me‘ânî ilminin muhtevası olurlar. Şekilsel ve estetik güzellikler gibi yönlerini ortaya çıkartma açısından bedî‘ ilminin müştemilatı olurlar. Arapçanın da mensup olduğu Sâmî dil ailesine ait alfabelerde sesli harflerin büyük bir kısmı ve yardımcı fiiller bulunmazlar. Bu nedenle Arap dilinde metinlerin doğru okunabilmesi meşakkat haline dönüşmüştür. Bundan dolayı sözcüklerin cümle içerisinde bulundukları konumları gereğince son harflerinde oluşan değişim ve dönüşümü inceleyen i‘râb disiplinin geliştirilmesine gereksinim duyulmuştur. Nahiv ilminin eğitimi ve öğretimi boyunca ayrılmaz ikizi haline gelen i‘râb, Arap dilinde adeta yetenek ve uzmanlaşmanın göstergesi haline gelmiştir. Bu minvalde i‘râb, kullanım alanları genişleyerek tefsir, hadis, şiir ve düz yazıların anlaşılması için vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Özellikle Kur’ân’ın iyi anlaşılması için başından sonunda kadar i‘râbını irdeleyen İ‘râbu’l-Kur’ân türünden müstakil tefsirler kaleme alınmıştır. Bunların en bilineni ise Zeccâc’ın (öl. 311/923), Me‘âni’l-Kur’ân ve i‘râbuh isimli eseri olmuştur. Böylece ehemmiyet arz ettiği görünen i‘râb ilminin, doğru bir yöntemle öğretilmesi de son derece önemli olduğu görülmüştür. Bu kapsamda ülkemizde de günümüz öğrencilerin dikkatlerini çekerek kolay ve anlaşılır bir üslupla irap ilminin anlatılmasına ihtiyaç hasıl olduğu düşünülmüştür. Bu münasebetle günümüz hedef kitlesinin anlayış dünyasına münasip bir dil ve teknikle i‘râb olgusunun anlatılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda i‘râb, binâ, mu‘rab ve mebni konuları kısaca aktarıldıktan sonra, sözcükler sayı açısından ele alınmıştır. Konunun anlaşılması için sırasıyla Arap dilinde Sözcükler, Sözcük Türleri, Sayı Açısından Sözcükler, Merfu, Mansûb, Mecrûr ve Meczûmlar anlatılmıştır. İ‘râbın göstergeleri hakkında gerekli bilgiler verildikten sonra, ana hatlarıyla i‘râb olgusunu öğretme tekniği hakkında önemli husus ve yöntemlere yer verilerek çalışma bitirilmiştir.
2023-09-01T00:00:00ZThe General National Leader of Azerbaijan Heydar Aliyev and the Arab WorldÖzalp, Mehmet Sıddıkhttp://hdl.handle.net/20.500.11787/83202023-11-15T10:54:34Z2023-05-25T00:00:00ZThe General National Leader of Azerbaijan Heydar Aliyev and the Arab World
Özalp, Mehmet Sıddık
10 Mayıs 1923 tarihinde Nahçıvan’da dünyaya gelen eğitimini tamamladıktan sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin istihbarat teşkilatında değişik alanlarda görevler yaparak general rütbesine kadar yükselen, 1991 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ni terk ederek hayatını Azerbaycan halkına adayan ve 12 Aralık 2003 tarihinde hakkın rahmetine kavuşan Azerbaycan’ın Umum Millî Lideri Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in yüzüncü doğum yılı münasebetiyle bu çalışma kaleme alınmıştır. Bilindiği üzere Azerbaycan’ın Araplarla ilk teması Azerbaycan fethiyle gerçekleşmiştir. Azerbaycan, Ömer b. el-Hattâb (ö. 23/644) döneminde Nuaym b. Mukkarin tarafından 22/642 yılında fethedilmiştir.
Çalışma; “Azerbaycan’ın Araplarla İlk Teması”, “Azerbaycan’ın Umum Millî Lideri Haydar Aliyev”, “Azerbaycan ve Arap Dünyası”, “Suudi Arabistan ve Azerbaycan”, “Mısır ve Azerbaycan”, “Ürdün ve Azerbaycan”, “Suriye ve Azerbaycan”, “Filistin ve Azerbaycan”, “Lübnan ve Azerbaycan” gibi başlıklarla ele alınmıştır. Ayrıca Arap dünyasında Haydar Aliyev ve Azerbaycan hakkında yazılan bazı makalelere de dikkat çekilerek gerekli bilgiler aktarılmıştır. Haydar Aliyev’in gerek SSCB bünyesinde gerekse Azerbaycan Devlet Başkanı olarak Arap dünyası ve bazı Arap liderleriyle yaşadığı bazı temaslara işaret edilmiştir. Ayrıca Arap medyasında konuyla ilgili tespit edilen sınırlı sayıda birkaç habere de yer verilmiştir. Bu veriler ışığında Aliyev ve Azerbaycan’ın Arap dünyası ile yaşadıkları bu temaslar irdelenmek üzere her iki taraftan ilgililerin dikkatlerine sunulması hedeflenmiştir. Böylece elde edilen bulgular çerçevesinde yapılacak durum tespitini, ilgililerin dikkatine sunularak gereken adımların atılması hususunda yol gösterici bir rapor olması amaçlanmıştır.
2023-05-25T00:00:00ZArap ve Süryânî alfabeleriÖzalp, Mehmet Sıddıkhttp://hdl.handle.net/20.500.11787/83192023-11-15T10:52:39Z2023-10-23T00:00:00ZArap ve Süryânî alfabeleri
Özalp, Mehmet Sıddık
Sina yarımadası menşeli yazılardan evrilen ve en eski alfabetik yazı olduğu
düşünülen Finike yazısı, milattan önce sekizinci veya dokuzuncu yüzyıllarda
Ârâmî dilinin oluşumunda rol oynamıştır. Böylece Ârâmî alfabesi Kenanlılar
alfabesinden türeyerek birçok devletin resmi alfabesi olarak kullanılmıştır. Bu
alfabe Şam ve çevresinde Nebâtî, Tedmürî, Süryânî ve İbrânî yazılarına
dönüştürülmüştür. Süryânî alfabesi dönemin adeta uluslararası yazısı haline
gelmiş, Sâsânî imparatorluğu dahi bu alfabeyi istimal etmiştir. Böylece Asya’da
Süryânî alfabesi hızlı bir şekilde yayılarak, Moğolistan’dan Çin sınırlarına kadar
yoğun bir şekilde yayılmıştır. Sâmî dillerinin oluşumunda Ârâmî dilinin büyük
etkileri olduğu gibi Ârâmî alfabesinin de çok sayıda uygar milletlerin
alfabelerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bazı ince ayrılıklar dışında Ârâmî
alfabesiyle benzerlik arz eden Süryânî alfabesi, Tedmür ve Nebâtîler aracılığıyla
Arap alfabesini büyük ölçüde şekillendirmiştir. Ayrıca İslâmiyet’ten önce
Araplar tarafından iki tür yazı kullanıldığı yapılan arkeolojik keşiflerle ortaya
çıkmıştır. Biri Kuzeyde kullanılan ve Kur’ân’ın da yazıldığı günümüz Arap
yazısı, diğeri ise güney Arap yarımadasında kullanılan Müsned yazıdır.
Görüldüğü üzere kökleri milattan öncelerine kadar dayanan günümüz Arap ve
Süryânî alfabeleri, büyük ölçüde önem arz etmektedir. Sunacağımız
çalışmalardan görüleceği gibi Arap ve Süryânî alfabeleri ayrı olarak
araştırılmışlarsa da iki alfabenin aynı çalışmada incelendiği tespit edilememiştir.
Serdedilen malumatlardan sonra, konunun önemini somut bir şekilde göstermek
üzere “yazının önemi” başlığı altına ehemmiyet arz eden gerekli bilgilere yer
verilecek ve “alanda yapılan çalışmalar” bölümünde alan literatürü derli bir
şekilde aktarıldıktan sonra çalışmaya geçiş yapılarak Arap ve Süryânî alfabeleri
irdelenecektir.
2023-10-23T00:00:00Z